11 Kasım 2006 Cumartesi

TEMA TOHUMCULUK KANUNU İÇİN CUMHURBAŞKANINA BAŞVURDU

“Tohumculukta üretim – dış ticaret ve denetimin yabancı egemenliğine terk edilmesi yolunun açılması, ulusal bağımsızlığımızla bağdaşamaz. İnsan sağlığı açısından büyük tehlikeler taşıyan GDO tohumlarının üretimi ve ithalatına olanak tanınması, kamu yararına olduğu kadar ve sağlıklı ve dengeli çevrede yaşama hakkına da aykırıdır.”

Kamuoyu ve ilgili toplum kesimlerinin yoğun ve yaygın karşı çıkışlarına rağmen Tohumculuk Kanunu 31.10.2006 tarihinde TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaşmıştır.

TEMA’ya göre; Kanun tohumculuk sürecini kavramak ve sektörün gerek duyduğu ihtiyaçları karşılamak açısından kimi olumlu düzenlemeler getirmesine rağmen, ulusal bağımsızlığımız ve kamu yararının korunması ilkeleri bakımından son derece sakıncalı hükümler taşımaktadır.

Kanunun on beşinci maddesiyle “ülkemizde tohum üretimine ve ithalatına izin verilmesi ile tohumluk sürecinin denetlenmesi” gibi yetkilerin, özel sektöre devrinin yolu açılmaktadır. Bu maddenin uygulanması sonucunda, ulusal bağımsızlık ve kamu yararları açısından devletin elinde bulunması gereken kamusal yetkilerin, tümüyle yabancıların egemen olduğu özel kesime geçmesi kaçınılmaz olacaktır. “Hangi tohumun, hangi koşullarda, nerede üretileceğine, hangilerinin ithal edileceğine ve sürecin nasıl denetleneceğine”, doğal olarak kendi yararlarını düşünecek olan bu kesim karar verecektir.

Öte yandan, Kanunun üçüncü maddesindeki “çeşit” beşinci maddesindeki “üretim izni” ve yedinci maddesindeki “dış ticaret” başlıklı hükümler; genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) tohumlarının ülkemizde üretimine ve ithalatına olanak tanıyan özellikleri ile kanımızca toplum sağlığına dönük ağır tehlikeler içermektedir. Kanunda, insan sağlığına zarar verdiği kanıtlanmış GDO’ların tohumlarının üretimini ve ithalini engelleyici hiç bir hüküm bulunmaması, doğal olarak ve teorik açıdan GDO tohumlarının da Kanun kapsamına girdiğini göstermektedir.

Kanunda kamu yararı adına devletin görev alanı yeterli açıklıkla tanımlanmamıştır.

Tohumculuk örgütlerinin işleyişlerine ilişkin olan tüzük ve yönetmelik gibi hukuksal metinlerde düzenlenmesi gereken hususlar gerekmediği halde Kanuna koyulmuş ve metnin yarısını oluşturmuştur.

Belirtilen nedenlerle 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu; ulusal bağımsızlık ve kamu yararının korunması ilkelerine açıkça aykırı hükümler taşımaktadır.

Kanunun, yeniden görüşülerek ülke ulus yararları doğrultusunda değiştirilmesi olanağının sağlanması bakımından Sayın Cumhurbaşkanı tarafından bir kez daha görüşülmek üzere TBMM’ye geri gönderilmesini, toplumumuzun geleceği adına diliyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanının her zaman sergiledikleri ulusal duyarlılıklarıyla, Kanunun geliştirilmesine olanak sağlayacak bir karar alacaklarına içtenlikle inanıyor ve güveniyoruz.

TEMA VAKFI

EK: Cumhurbaşkanlığı Makamından Kanunun geri gönderilmesini talep eden gerekçe metni


EK:

CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINA

Hükümetçe hazırlanan Tohumculuk Kanun tasarısı, 31.10.2006 tarihinde TBMM Genel Kurulunca kabul edilerek, 5553 sayılı Kanun olarak yasalaşmıştır.

Ülkemizin başta toprak ve su olmak üzere doğal varlıklarının korunarak verimli kılınmasını temel görev edinen TEMA Vakfı, bu kaynakların korunması ile ilgili olarak bu düzenlemenin, ulusal bağımsızlık, kamu yararı, tarımsal gelişim amaçları ve genel hukuka uygunluk açılarından, sorumlulukla incelenmesini ve değerlendirmesini gerekli görmüştür.

Bu değerlendirme sonunda yasanın kimi yetersizliklerine karşın; “ıslah, üretim, sertifikasyon, iç ve dış ticaret, tohumculuk meslek kuruluşlarının oluşumu ve denetim” aşamalarına ilişkin hükümleriyle tohumculuk sürecinin bütününü kavradığı ve getirdiği öngörülerle sektörün duyduğu ihtiyaçları karşılamaya katkı vereceği görüşlerine varılmıştır.

Bununla birlikte TEMA Vakfı; çıkarılmış olan yasanın aşağıda kısaca özetlenen ve ekte ayrıntıları sunulan nedenlerle, bir kez daha TBMM tarafından görüşülmek üzere Sayın Cumhurbaşkanımızca geri gönderilmesinin gerekli olacağı düşüncesindedir.

1-Ulusal bağımsızlık ilkesi ve kamu yararının korunması amaçları ile kullanılması gereken “tohumluk üretimi ve dış ticaret izni verilmesi ve denetim yapılması” gibi kamusal yetkilerin, yasanın on beşinci maddesi ile esasen yabancı şirketlerin yönetim ve denetiminde bulunan tohumculuk özel kesiminin yararlarına kullanılabilecek biçimde özel hukuk tüzel kişiliklerine devredilmesi öngörülmektedir. Yasanın bu şekliyle uygulaması durumunda; “hangi tohumun, hangi koşullarda, nerede üretileceğine, hangi tohumların ithal ve ihraç edileceğine veya edilmeyeceğine, nasıl bir denetim yapılacağına” yabancıların yönetim ve denetiminde olduğu bilinen özel firmalar karar verebilecektir. Bu konuda özel firmalara devredilen karar yetkisinin, anılan tohumları kullanacak olan kişilere bugün ve ileriki tarihlerde verilebilecek zararların yeterli değerlendirmesini içermesi temel koşul olmalıdır. Bu tür kararları alanların topluma ve kamu makamlarına hesap verebilmeleri asıldır. Bunu sağlayacak, anılan karar süreçlerini kamu adına özenle izleyecek bağımsız denetim kuruluşlarına ve mekanizmalara önemli ihtiyaç vardır.

2-Yasanın üçüncü maddesinde yer alan “çeşit”, beşinci maddesinde bulunan “üretim izni” ve yedinci maddesinde açıklanan “dış ticaret” hükümleri teorik açıdan, insan ve çevre sağlığına zararı olduğu dünyaca kanıtlanmış Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların (GDO) tohumlarını da kapsamakta ve içermektedir. Anayasamızın elli altıncı maddesinde tanımlanan “herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak hakkına sahip olduğu” ilkesi ve toplum sağlığının korunması temel sorumluluğu bakımından, GDO tohumlarının yasa kapsamından çıkarılmasını sağlayacak bir düzenlemeye gerek bulunmaktadır.

3-Yasanın on altıncı maddesinden başlayıp otuz dokuzuncu maddesine kadar devam eden hükümlerinde, oluşturulması öngörülen tohumculuk meslek kuruluşlarının işleyişlerine ilişkin olan ve tüzük ve yönetmeliklerle düzenlenmesi gereken hükümler bulunmaktadır. Tanımlanan bu niteliklerinden dolayı, bir yasa konusu olmaması gereken bu hususların, genel hukuk kuralları bakımından yasa metni dışına çıkarılması uygun olacaktır.

4.Yasanın otuz sekizinci maddesi; kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu özelliği nedeniyle esasen ticaret yapması ve ticari yükümlülüğü olmaması gereken ve yasada anılan “alt birlikler” ile yine yasada yer alan “Birliğe”, aslında bu nedenlerle gerekmeyen ve hukuksal olmayan mali ayrıcalıklar tanımaktadır. Hukuka uygun olmadığı ekte sunulan görüşlerimizle açıklanan bu maddenin de yasa metninden çıkarılması uygun görülmektedir.

Toprak, su ve doğal varlıklarımızın korunması ve bunların verimli kılınması amacı doğrultusunda toplumsal sorumluluğumuzla hazırladığımız ve takdirlerine sunduğumuz önerinin Makamlarınca anlayışla karşılanmasını diler.

Prof. Dr. Çelik KURTOĞLU

TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı

EKLER:

1. 5553 sayılı Tohumculuk Kanununun bir kez daha görüşülmesi için TBMM’ne geri gönderilmesine ilişkin TEMA Vakfı gerekçe özeti.

2. Tohumculuk Kanunu değerlendirme raporu

3 Kasım 2006 Cuma

Tohumculuk Kanunu'nun TBMM'den Geçmesi Üzerine Değerlendirme


Prof. Dr. Tayfun Özkaya

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü öğretim üyesi

31 Ekim 2006'da TBMM'den geçen Tohumculuk Kanunu Avrupa Birliği uyum yasaları paketi içine alınarak ve temel yasa kabul edilerek yeterli bir tartışma ortamı sağlanmadan çıkarılmıştır. Tarım Bakanlığınca yasanın genetik olarak değişikliğe uğramış (kısaca GDO) tohumlukları da kapsaması planlanmış, kamu oyu tepkisi üzerine bu konudaki yapılacaklar sonraya ertelenerek GDO ile ilgili ifadeler yasadan çıkarılmıştır.

Yasa çokuluslu firmalara Türkiye tohumculuğunu teslim etme anlamına gelmektedir. Şu anda bile domates başta birçok sebze tohumu altından daha pahalı satılmaktadır. Gelecekte tarla bitkileri için de bu kadar olmasa da büyük fiyat artışları planlanmaktadır. Bu amaçla kataloğa kaydedilmeyen çeşitlerin veya çeşit haline gelmemiş tohumlukların iki yıl sonra satılmasına engel olunacaktır. Bu kalite getiriyoruz gerekçesi ile yapılmaktadır. Gerçekte ise örneğin Niğde'de patates kanseri (veya bakanlığın değişi ile uyuzunun) yabancı patates çeşitleri ile geldiğini hatırlatalım. Birçok hastalık yabancı tohum ithali ile Türkiye'ye girmiştir. Ne kalitesinden bahsediyorlar? Bu yüzden onlarca yıl Niğde'de birçok köyde patates ekilemeyecek, yasaklandı. Esas amaç onbin yıldır Anadolu'da çiftçilerin çabaları ile geliştirilmiş tohumlukların çok uluslu denen firmalarca el konulmasıdır. Binlerce genden oluşan çeşidimize iki gen katıp mülkiyetlerine alacaklar. Buna da fikri mülkiyet demekteler. Mülkiyetsiz fikirden yanayız. Bir anlaşma yapalım. Çok uluslu firma doğanın ve çiftçilerin geliştirdiği her çeşit başına örneğin 20 milyar dolar ödesin. Biz çeşitlerimizi kullanmaya devam edelim. O zaman belki bunu kabul edebiliriz. Ayrıca bizim çeşitlerimize kendi tohumundan kaçan genler için bizim çiftçilerimiz değil kendileri sorumluluk alsın. Biz değil onlar tazminat ödesin. Bunu kabul etmeyecekleri açıktır. Doğrusu hayat patentlenemez.

Yasa Tarım Bakanlığın tohum üretim, kontrol denetleme, anlaşmazlıkların çözümü gibi bir çok alandaki yetkisini kurulacak (çokuluslu şirketlerin etkin olacağı) tohumculuk birliğine bırakmaktadır.

Yasa biyoçeşitliliğe büyük bir darbe indirecektir. Büyük ölçüde aşınmış olmakla birlikte hala biyoçeşitliliğimiz bu ülkede 70 milyon insanın doyurulmasını eksik de olsa sağlamaktadır. Ancak ulusaşırı şirketlerin amacı bizim çeşitlerimizi, çeşit karışımlarımızı, ekotiplerimizi, köylü çeşitlerimizi silip süpürerek, bazılarını da mülkiyetine geçirerek ancak kimyasal gübre, ilaç vb. ile yetiştirilebilecek, güya verimli gerçekte ise doğayı ve çiftçileri yıkıma götüren birkaç çeşidi dayatmaktır. Tohumlar altın fiyatına olmaz ise gümüş fiyatına satılacaktır. Zenginliğimizi oluşturan tohumlarımız ise kaçak CD muamelesi görecektir. Amaç kaliteyi sağlamak ise yapılabilecek çok şey var. Ancak amaç kalite değildir. Yabancı tohumlarla birçok hastalığın ülkeye girmiş olduğunu bir kez daha yineleyelim. Bu CD benzetmesi bizzat yetkililerce yapılmıştır. Kim kimin eserini kopyalıyor. Yeni bir makine mı geliştirmişler? Yeşil devrim denilen süreç bazılarımızın sandığı gibi Dünya'ya çok iyi şeyler getirmemiştir. Dünya'daki biyoçeşitliliği yok etmeye devam etmektedir. Dünya'da sera gazlarının üretilmesinde tarımın payı FAO (Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü) raporuna göre çok yüksektir.

Yasalaşma sırasında küçük bir değişiklik yapılmıştır. Buna göre, kayıtlı çeşidi bulunmayan bitki türleri ile kayıtlı çeşidi bulunmakla beraber bakanlığın gerekli göreceği tohumluk çeşitleri hakkında bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl süre ile uygulanmaz" denmektedir. (cümle düşüklükleri tutanaklardan)

Tarım Bakanı gerekçe olarak aşağıdakileri okumuştur:

"Gerekçe: Ülkemizde yeter sayıda kayıtlı çeşidi bulunmayan bitki türlerinde halen devam eden çeşit geliştirme ve çoğaltım faaliyetlerinin sürekliliğinin sağlanması gerekmektedir. Ayrıca, kayıtlı çeşit olsa bile bazı özellikleri ile ülke ekonomisi bakımından önem taşıyan bitki türlerinde yeni çeşitlerin ülke tarımına kazandırılması için öngörülen süreden daha uzun bir süreye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle, geçiş dönemi beş yıl olarak düzenlenmiştir."

Şimdi bu ifadeden de anlaşılmaktadır ki aslında yasa Türkiye biyolojik çeşitliliğine ve genetik zenginliğimize büyük bir darbe indirmeye hazır bir silahtır. Yapılan bunun işlemesini kısa bir süre yavaşlatmış görünmektir. Muhtemelen firmaların şimdilik ilgi göstermeyecekleri türler bu istisna içine alınacaktır. "Çeşit olsa bile yeni çeşitlerin kazandırılması için süreye ihtiyaç duyulduğu" ne anlama gelmektedir. Bunun anlamı açıktır: Ulusaşırı tohum devleri iki üç çeşitle diğerlerini silip süpürecektir. Onların tohumları ise bol bol kimyasal gübre ve ilaç olmadan yetiştirilemeyecek ancak endüstriyel tarımla rekabet eder görüneceklerdir. Bedel doğanın ve çiftçiliğin katledilmesi olacaktır.

27 Ekim 2006 Cuma

Avrupa’lı Çiftçi Örgütlerinin TBMM’ne (taslak) Tohum Yasası ile ilgili Mektupları



Sayın Bayanlar ve Baylar, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin değerli milletvekilleri
;

Tarımsal üretimde kullanılan tohumlarla ilgili bir yasayı oylamak üzere olduğunuzu öğrenmiş bulunuyoruz. Bu yasa taslağı çiftçilerin kendi tohumlarını ellerinden alacaktır.

Biz Avrupalı küçük çiftçiler, benzer yasalardan çok çektik, hala da çekiyoruz: tarımsal üretimimiz, her geçen gün çok uluslu şirketlere, onların tohumlarına ve tarım ilaçlarına daha fazla bağımlı hale geliyor.

Avrupa Birliği’nin tercih ettiği yoğunlaşmış tarım modeli bizi çok ağır sorunlarla yüz yüze getiriyor, topraklarımızı harap ediyor, petrol kaynaklı gübreler ve tarım ilaçlarıyla sularımızı kirletiyor, sürekli olarak daha fazla yenilenemez maddeleri tüketiyor.

Avrupa Birliği, milyonlarca küçük tarım işletmesinin ve ancak onlarla birlikte gelişebilen bütün bir biyolojik çeşitliliğin yok oluşuna izin verdi. Binlerce bitki çeşidi yitirilmiş ve onlarla birlikte yüzlerce hayvan ırkı tarihe karışmış oldu. Siz aynı hatayı yapmayın!

Bir Akdeniz ülkesinin hala bu kadar geniş bir tarımsal nüfusu barındırabiliyor ve sizinki gibi zengin çeşitliliğe sahip bir tarımsal üretimi sürdürebiliyor olması bizim için bir gurur kaynağıdır.

Sizden elinizden geleni yapmanızı rica ediyoruz. Böylelikle bu yasa ile;

- Bütün çiftçiler kendi tohumlarını ve başka çiftçilerin tohumlarını ekme haklarını sürdürsün.

- Var olan bioçeşitlilik güvencede olmalıdır, böylelikle Türkiye’de çok olan küçük çiftçiler bundan yararlanabilir. Biliyoruz ki Türkiye uzun tarım tarihi ile devasa bir biyolojik çeşitlilik deposudur. Bu korunması gereken bir hazinedir.

- Küçük çiftçiye hiç bir mali veya idari kısıtlama getirilmemelidir.

- Tarım ürünleriniz, GDO’lardan (Genetik Olarak Değiştirilmiş Organizmalar) kaynaklı her türlü bulaşmadan korunmalıdır.

- Türkiye’nin kendi nüfusunu besleyen ve hatta ihraç edebilmesini sağlayan küçük çiftçi kuşaklarının çabalarının tam değeri korunmalıdır.

- Ülkenizde yerel tohumlarını kullanan, geleneksel ve yerel çeşitleri korumak için çalışan bütün çiftçilere yardım edilmelidir.

Yeni bir yol açması için yakınımızda Türkiye gibi bir ülkeye ihtiyacımız var, Avrupa’nın bütün küçük çiftçileri için ve düşük kaliteli standardize edilmiş ürünlere boğulmuş tüketicileri için bir ümit yolunu açacak bir Türkiye’ye.

Geniş küçük çiftçi nüfusu ve biyoçeşitliliğindeki zenginliğiyle Türkiye bu çiftçilere yardım etmek ve tarımsal mirasını korumak ve güvenliğini sağlamak için elinden geleni yapmak zorundadır.

Size ihtiyacımız var!

Türk halkının temsilcilerine en derin saygılarımızla,

(İmzalar ve destekleyen kuruluşlar)*

İmzalar

CPE - Coordination Paysanne Européenne
European Farmers Coordination
Coordinadora Campesina Europea
Rue de la Sablonnière 18 – 1000 Bruxelles –

Belgique

Tel : + 32 2 217 31 12 Fax :+ 32 2 218 45 09
cpe@cpefarmers.org

www.cpefarmers.org

_______________

Plataforma Rural Alianzas por un Mundo Rural Vivo
Amayuelas de abajo – Palencia

España

plataforma-rural@cdrtcampos.es

_______________

CIFAES - Universidad Rural Paulo Freire
Amayuelas de Abajo - Palencia

España

amayuelas@cdrtcampos.es

_______________

Réseau Semences paysannes
Biodiversité des semences et plants dans les fermes
Cazalens – 81 600 Brens

France

Tel/fax : 00 33 5 63 41 72 86

semencepaysanne@wanadoo.fr

_______________

Nature & Progrès
68, boulevard Gambetta
30700 – Uzès

France

tél : 00 33 (o)4 66 03 23 40
www.natureetprogres.org

_______________

GM Free Cymru
Gerald Miles

c/o Dyffryn Dwarch, Abermawr, Nr. Mathry,
Haverfordwest, Pembs. SA62 5HL.

Wales, UK

Tel: 0044 7968 286089
www.gmfreecymru.org

_______________

Asociación Entrepueblos
Ramon berenguer El Gran, 1, 3º1ª
08002 Barcelona

España

Tel: 00 34 93 268 33 66
www.pangea.org/epueblos

_______________

Arche Noah - Austrian Seed Savers Organisation

Peter Zipser

Obmann, Bereichsleitung Bildung
Obere Straße 40, A-3553 Schiltern

Austria

mobile: +43 / (0)650 / 733 64 63
tel: +43 / (0)2734 / 8626 / 13
fax: +43 / (0)2734 / 8626
peter.zipser@arche-noah.at
www.arche-noah.at

_______________

GM-free Ireland Network

Michael O’Callaghan / Co-ordinator

Little Alders ,Knockrath, Rathdrum, Co. Wicklow

Ireland

Tel + 353 404 43885
Fax: + 353 404 43887
mail@gmfreeireland.org
www.gmfreeireland.org

_______________

Fundacja ICPPC - International Coalition To Protect The Polish Countryside

Jadwiga Lopata (Polish initiator of the ICPPC and President of ECEAT-Poland)

34-146 Stryszów 156

Poland

tel./fax.: 033 8797 114
e-mail: biuro@icppc.pl
www.icppc.pl www.eko-cel.pl www.gmo.icpp.pl

_______________

Interkulturelle Gaerten

Austria

gartenpolylog@chello.at

_______________

WurzelWerk
Christine Klestorfer
Mittergrabern 84
A-2020 Hollabrunn

Austria

Tel.+ Fax: 02951-3158

www.wurzelwerk.co.at
info@wurzelwerk.co.at

_______________

CISAS - Centro de Información y Servicio de Asesoria en Salud
Denis H. Meléndez Aguirre, Area de Incidencia

Bolonia Canal 2 de TV 1 cuadra al sur, 75 varas abajo, mano izquierda

Nicaragua

Tel: (505) 2663690 - 2661662 – 2685969

Fax: (505)2662237

www.cisas.org.ni
www.gensalud.org.ni
incidencia@cisas.org.ni

_______________

A SEED Europe
Linda Coenen /coordinator GMO campaign

Plantagedoklaan 12A

1018 CM Amsterdam

The Netherlands

tel. +31-20-6682236
mob. +31-6-31425531

linda@aseed.net
http://www.aseed.net

_______________

CPON Consumer Protection Organisation of Nigeria

Lanre Oginni -Vice-president

CPON 4 Ibeh road ,Okota Isolo

Lagos, Nigeria

Tel : 08038199317

cpon071@yahoo.com

_______________

The Greens Movement of Georgia / FoE-Georgia

George Magradze

182, D. Agmashenebeli ave.

Mushtaidi Park, Greens House

Tbilisi, 0112

Georgia

Tel.: (+995 32) 355069; 354751

Fax: (+995 32) 351674

info@greens.ge

www.greens.ge

_______________

Genetic Food Alert UK

Robert Vint (Director)

Hope House

75a High Street

Totnes, Devon, TQ9 5PB

UK

Tel: +44 1803 868523

rjvint@globalnet.co.uk

_______________

The Edmonds Institute

Beth Burrows

20319-92nd Avenue West

Edmonds, Washington 98020

USA

phone:(001) 425-775-5383

beb@igc.org

http://www.edmonds-institute.org

_______________

Coordinación Técnica Red de Semillas
Juanma González/María Carrascosa
C/ San Juan Bosco, 31.
41004 Sevilla

España

+ 34 618 177 810 / + 34 650 102 339
coord_redsemillas@agrariamanresa.org

_______________

les Amis de la Confédération paysanne
104, rue Robespierre
93170 Bagnolet

France

contact@lesamisdelaconf.org

http://www.lesamisdelaconf.org

_______________

BUKO Kampagne gegen Biopiraterie

c/o BUKO Agrarkoordination

Nernstweg 32-34

22765 Hamburg

Germany

040-392526

info@biopiraterie.de

www.biopiraterie.de

_______________

Le Collectif pour une France-Comté sans OGM

Maison Régionale de l’Environnement

15 rue de l’Industrie

25 000 Besançon

France

Tél: 03 81 80 92 98

fcsansogm@laposte.net

http://fcsansogm@laposte.net

_______________

CROCEVIA

Antonio Onorati

Centro Internazionale Crocevia

Via F. Ferraironi 88/9-00172

Rome

Italy

tel: +39 06 2413976

crocevia@croceviaterra.it

www.croceviaterra.it/

_______________

Confédération Paysanne 32
Isabelle Boulanger
1 rue charras
32000 auch 

France

tél: 05.62.05.30.37
fax: 05.62.05.30.86
cfede.paysanne@wanadoo.fr
 
________________
Friends of the Earth England, Wales and Northern Ireland

Clare Oxborrow

26-28 Underwood Street

London N1 7JQ,
UK

www.foe.co.uk
 
________________

GRAIN

Girona 25, pral., E-08010, Barcelona,

SPAIN
Tel: +34 933011381
Fax: +34 933011627

________________

GRAIN

Shalini Bhutani /Regional Programme Officer, Asia
134, Tower 10, Supreme Enclave, Mayur Vihar I
Delhi 110091

INDIA
Telefax: +91 11 22753706

________________

Interessengemeinschaft für gentechnikfreie Saatgutarbeit
Dipl.-Ing. Siegrid Herbst
Hohe Straße 9
30449 Hannover

GERMANY
Tel.: 0511 – 92 40 01 - 837
Fax: 0511 - 92 40 01 - 899
gentechnikfreie-saat@gmx.de
www.gentechnikfreie-saat.de

_________________
 
AEFJN (Africa-Europe Faith & Justice Network)
C. Fouarge / Policy Officer

Rue Joseph II, 174

B 1000 Brussels

BELGIUM
tel + 32 (0) 2 234 68 24

fax + 32 (0) 2 231 14 13

cfouarge@aefjn.org

http://www.aefjn.org
______________________
 
MUNLOCHY GM VIGIL
Contact :Antony Jackson

Tel: 0775 386 5540 - 0781 330 7337

UK
jacko@roskill.fsnet.co.uk
http://www.munlochygmvigil.org.uk
 
_____________________

THANAL

S.Usha /, Programme Coordinator

H-3, Jawahar Nagar, Kowdiar,
Thiruvananthapuram - 695 003 Kerala,

India.
admin@thanal.org

Tel: +91- 471- 2727150.

 
____________________________
COECOCeiba-Friends of the Earth Costa Rica
Isaac Rojas,
Costa Rica
gavitza@ice.co.cr
Tel/fax: (506) 223-3925

Tel. cel. (506) 399-7203

11 Ekim 2006 Çarşamba

Çiftçi Sendikaları Konfederasyonlaşma Platformu

Tohumculuk Yasası (1) (Milletvekillerine Gönderilmiş Metin)


Tohum, tarım için önemli ve zorunlu, tarımsal üretimin olmazsa olmazıdır. Çünkü toprağa gübre saçmazsanız, bitkiye veya böceğe ilaç atmazsanız az ürün alabilirsiniz ama sonuçta bir miktar ürün alabilirsiniz. Ama toprağa tohum atmazsanız, ürün elde edemezsiniz.

Tarımsal üretim sürecinde çiftçiyi kendi ürettiği üründen tohumluğunu ayırıp kullanmaktan alıkoyarsanız, işte o zaman çiftçiyi, çiftçi olmaktan çıkarırsınız. Tohuma kimi sahip kılar iseniz, onu çiftçiye de sahip kılarsınız yani çiftçiyi ona bağımlı kılmış olursunuz. Peki, birini bir diğerine sahip kılmak için yasa çıkarılabilir mi? “Sen ürettiğinden tohumunu ayırma ve kullanma, tohumu üretecek şirkete para ver ondan satın al” yaptırımı için yasa çıkarmak ne kadar meşru? Adalet ölçüleriyle nasıl ve ne oranda örtüşmektedir/bağdaşmaktadır?

Evet, Sayın Milletvekilleri,

Bu soruları vicdanınıza seslenmek için sormuyoruz. Vicdan kişinin kendi sorumluluğu ve hesaplaşma alanı içerisindedir. Biz çiftçiler kişi ile vicdanı arasına girmeyi o kişiye saygısızlık sayarız. Bunu asla yapmayız.

Ama çıkaracağınız Tohumculuk Yasası ile şirketleri tohumun sahibi kılıyorsunuz. Bu da, tarımın şirketlerin eline geçmesi anlamına gelmektedir. Bir mesleğin yürütücülerini birileri para kazansın diye diğerine mahkûm etmeyi adaletli, eşitlikçi ve özgürleştirici düşüncelerle bağdaştırıyor musunuz, bunu soruyoruz. Çünkü sizler adaleti, eşitliği, özgürleştirmeyi sağlayacak bir çatının altında görev yürütmektesiniz. Tohumu ele geçiren şirketler sadece tarıma değil gıdaya da egemen olur. Bunu bildiğinizi düşünüyoruz. Gıdaya bir avuç şirketin sahip olmasının doğuracağı sonuçları bilerek bu yasaya evet diyorsanız bu bizi sadece üzmüyor, korkutuyor da. Bunu bilmenizi istiyoruz.

Dünya tohum tekelleri iki elin parmaklarını geçmiyor. Onlar kurdukları lobilerle kendi çıkarlarına hizmet edecek yasalar çıkarttırıyorlar. Çok uluslu şirketlerin lehine çıkartılan yasalar dünya ölçeğinde 3 milyarı aşkın çiftçiyi etkiliyor.

Çiftçiler ve köylüler istiyorlar ki, kadınlarının, erkeklerinin ve onların ailelerinin;

- Yetiştirmek istedikleri bitki çeşitlerini belirleme hakları vardır.

- İktisadi, ekolojik ve kültürel açıdan tehlike arz eden bitki çeşitlerini reddetme hakkı vardır.

- Yapmak istedikleri çiftçiliğin şekil ve istemine karar verme hakkı vardır.

- Tarımdaki yerel bilgilerini koruma ve geliştirme hakkı vardır.

- Tarım tesislerini kullanma hakkı vardır.

- Kendi ürünlerini, çeşitlerini, miktarını, niteliğini ve yetiştirme şeklini demokratik bir şekilde bireysel veya kollektif olarak seçme hakkı vardır.

- Kendi teknolojileri veya insan sağlığını ve çevreyi koruma esasına dayalı olarak kendi seçtikleri teknolojiyle çiftçilik ve yetiştiricilik yapma hakkı vardır.

- Kendi yerel çeşitlerini yetiştirme ve geliştirme hakları vardır.

Tohum şirketlerinin isteği üzerine çıkaracağınız yasa sizin önünüzde ve elinizdedir. Dünyada emeği ile üreten 3 milyarı aşkın çiftçinin belirlediği tohum ve tarım hakları da yukarıda açıklanmıştır. Oy kullanırken ikisi arasında bir karşılaştırma yapmanızı istiyoruz. Biz çiftçilere göre, çıkaracağınız yasa, deve misali olduğu için yasanın şu maddesini veya bu maddesini düzenleyerek öyle çıkarın demiyoruz. Eğer tohumculuk ile ilgili bir düzenlemeye ihtiyaç varsa, buna birlikte karar verelim, diyoruz. Bunun tartışılması için ortam yaratılmasını istiyoruz. Bugüne kadar hiçbir konuda düşüncesi sorulmayan bizler, bizim için hayati önem taşıyan bu konuda sözümüzü söylemek istiyoruz. Bu nedenlerden dolayı bu Yasa geri çekilmelidir diyoruz.

Kimden yana kimler için yasa çıkardığınızı bir kez daha gözden geçirin. Bakmayın siz bizdeki yerli birkaç tohum firmasının çıkardığı “uyumsuz” sese, “seviyesiz” hırçınlığa, buna teslim olmayın. Yasa çıktıktan 5 yıl sonra onların da şirketlerini dünya devleri satın alır. Türkiye tarihinden siler. Onlar, Türkiye toplumunun tüketicilerinin ve üreticisi olan çiftçileri bağımlı kılmada yaptıkları ittifak utancıyla baş başa kalırlar…

Evet, Sayın Milletvekilleri,

Gelin güzel ülkemizi çokuluslu şirketlerin deneme tahtası yapmayın. Çiftçiler için kuyu kazmaktan vazgeçin. Çiftçilerin evrensel düzeyde sahip oldukları tohumculuk ve tarım haklarına tüm milletvekilleri olarak Tohumculuk Yasası’nı geri çekerek saygı gösterin. 21 yüzyılda köleleştirici yasa çıkarmanın utancına ortak olmayın.

Abdullah AYSU

Çiftçi Sendikaları Konfederasyonlaşma

Platformu Sözcüsü

2 Ekim 2006 Pazartesi

Tohumculuk Kanunu Kime Yarar?

Türkel Minibaş (Cumhuriyet Gazetesi)


Dün Meclis yeni yasama yılına girdi. Bu, 22. Dönem Parlamentosu için son yasama dönemi. Onun için de elini çabuk tutup taahhüt ettiği ne kadar yasa varsa bir an önce çıkaracak!

Bu yasalardan biri de bugün saat 13.00'te TBMM'de görüşülecek olan ''Tohumculuk Kanunu Tasarısı'' .!

Uzun zamandır Meclis gündeminde olan tasarının yasalaşması, başta ABD ve AB menşeliler olmak üzere özel kesim için çok önemli. Zira Türkiye:

* Tarım toprakları kimyevi girdilerle yorulmadığı için tohum denemelerine uygun bir ülke!

* 3 bini endemik olmak üzere 13 bin bitki çeşidiyle zengin gen kaynağı.!

* Ülkeye özgü tohumluklar patentsiz!

* Sertifikalı hububat tohumculuğunda pazarın yüzde 25'i iç piyasaca karşılanmakta!

* Ulusal Biyogüvenlik Yasası hâlâ yok!

* Gerek yabancıyla döllenen, gerekse kendi kendine döllenen tohumluklarda yıllık 75 milyon dolar civarındaki ithalatıyla dünya tohumculuk piyasası için çok kârlı pazarlardan biri.

Ulusötesi kimlikli bu firmaların Türkiye pazarında varlık göstermeleri tabii ki yeni değil. 1980'nin neoliberal politikaları doğrultusunda tohum ithalatının serbest bırakılması, tohum araştırma (TAGEM) ve üretme (TİGEM) merkezlerinin devreden çıkarılmasıyla piyasadaki paylarını arttırmışlardı. Ama, piyasadaki egemenliklerini kurumsallaştıramamışlardı.

İşte, Meclis'te görüşülecek olan Tohumculuk Kanunu bu egemenliği kurumsallaştırmakta. Devletin tohum üretiminden sertifikalandırılmasına ve ticaretine kadar tüm alanlardaki faaliyetlerinden çekilerek piyasaya bıraktığını yasa gücüyle ilan etmekte!

Piyasa dediğimiz bilinmeyen güçlerin oluşamayacağına, kurumları olması gerektiğine göre devir işlemi, tohum üretici ve ticaretiyle uğraşan firmaların oluşturduğu ''Türkiye Tohumcular Birliği'' adı altında bir örgüt yoluyla gerçekleştirilecek.

''Birlik'' deyince aklınıza üretici kesimi kucaklayan, çiftçilerin tohum gereksinimini karşılayacak bir örgütlenme biçimi gelmesin. Ya da ''Kendi tohumumuzu kendimiz üretir, dışa bağımlılıktan kurtuluruz'' diye sevinmeyin.

Zira tohumun tarımın yani yaşamın temel girdisini oluşturması nedeniyle tohumculuk pazar paylaşım savaşının en vahşi yaşandığı piyasalardandır. 30 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilen piyasada:

* Dünya tohum piyasası genetik teknolojisindeki Ar-Ge faaliyetleri en gelişmiş firmalardan oluşmaktadır.

* Piyasa oligopolistik yapı özelliklerine sahip olduğundan fiyatların oluşmasında bu firmalar belirleyicidir.

* Firmaların pazar payları tohum üretim ve ticaretiyle ilgili politikaların oluşturulmasında belirleyicidir.

* Tohumların biyogüvenliği bu firmalarca ya da onların oluşturduğu enstitülerde yapılmaktadır.

Dolayısıyla, Türkiye Tohumcular Birliği'ni oluşturan firmalar da ister yerli ister yabancı olsunlar dünya piyasasına egemen olan firmaların belirlediği fiyat ve ticaret kurallarına uyacak ve Türkiye bırakın kendi tohumunu yetiştirmeyi, fiyat ve gıda güvenliğini denetleme yetkisini piyasaya bıraktığından sağlıklı halka sahip olma yetkisini de yitirecektir. Çünkü Tasarı:

* Üretimi ve dağıtımı yasak olan (mısır, soya, pamuk gibi) genetiği,

* Ulusötesi firmalara ülkeye özgü tohumların genetik yapısını değiştirerek kendi firmaları adına patentleme hakkı vermekte.

Kısacası tasarı, sadece çiftçinin değil tüm toplumun geleceğini etkilemekte.!

Tasarının yasalaşması halinde oluşacak yıkım bugüne kadar çokça yazıldı, söylendi. Ziraat Odası Başkanı Gökhan Günaydın , Ege Üniversitesi'nden Prof. Dr. Tayfun Özkaya , CHP'den Prof. Dr. Gürol Sözen, Kemal Anadol tasarıyı tüm ayrıntılarıyla kamuoyunun gündemine taşıdı. Dolayısıyla, kimsenin başıma gelecekleri bilmiyordum deme hakkı artık kalmadı!

''Tasarı, yasalaşmadığına göre ne yapılabilir'' diye soruyorsanız, cevabı 83 yıllık Cumhuriyet tarihimizde var.