10 Mart 2007 Cumartesi

Tohum Şirketleri Çiftlikte Saklanan Tohumu Yasaklamak İstiyor!

Çev.: Ekoloji Kolektifi - Cumartesi, 03 Mart 2007

“Bir çiftçinin ertesi yılın ekini için tohum saklamasını suç haline getirmek.” Bu, Grain’in aşağıda özetlenen yeni brifinginde açıklandığı üzere, küresel tohum endüstrisinin yeni lobi saldırısının ana taleplerinden biri.

Tohum şirketleri şimdiden hükümetlerin güçlü desteğini almış durumdalar. Pek çok ülkede yürürlükte olan tohum kanunları, çiftçilere sadece hükümetlerinin onayladığı türlerin sertifikalı tohumlarını kullanma hakkı tanıyor.

Aynı zamanda giderek daha çok ülkede ‘Endüstriyel Patentler’ ya da ‘Bitki Çeşidi Koruma’ (PVP-Plant Variety Protection) adı verilen sistemlerle ticari tohuma hukuki tekel hakkı veriliyor.Yakın geçmişe kadar, hem tohum patentleri hem de PVP yalnızca kalkınmış ülkelerde geçerliydi. Ancak 1994’te Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)’nün kurulmasıyla birlikte, tüm üye ülkeler tohum üzerinde bir çeşit tekel kanunu uygulamak zorunda kaldılar. Kalkınmakta olan dünya üzerinde kalkınmış ülke modellerini uygulamaları yönünde yoğun bir baskı vardı. Birçoğu UPOV (Uluslararası Yeni Bitki Çeşitleri Koruma Birliği - International Union for the Protection of New Varieties of Plants) tarafından organize edilen uluslararası PVP sistemine katılmaya ikna oldular. Geçtiğimiz on yıl içinde UPOV üye sayısını ikiye katladı. Yeni üyelerin büyük çoğunluğu kalkınmakta olan ülkelerdi.

UPOV sistemi, tohum endüstrisinin yıllar süren lobi faaliyetlerine cevaben 1961 yılında kuruldu. Şirketlerin amacı tohumlar üzerindeki endüstriyel patentlere sahip olmaktı. Patentler, hem ekim hem de yeniden üretimde tohumların tüm kullanımını kontrol altına alan mutlak haklar tanıyordu. Ancak o tarihte hükümetler, bu patentlerle birlikte endüstrinin çiftçi üzerindeki gücünü fazlasıyla arttıracağını hissettiler. Bir uzlaşma/çözüm olarak UPOV-PVP oluşturuldu. Başlangıçtan beri bu oluşum, şirketlere yalnızca tohumların ticari olarak çoğaltılması ve pazarlanmasıyla ilgili tekel hakları veriyordu. Bu durum da çiftçilere gelecek yıllarda kullanılmak üzere tohum saklama konusunda özgürlük tanırken diğer üreticiler de breeding için korunan ya da korunmayan herhangi bir türü özgürce kullanabiliyorlardı.

1980lerde genetik mühendisliğinin gelişimiyle birlikte ilaç sanayi ve kimya sektörünün dev ulus ötesi şirketleri tohum üretimi işiyle ilgilenmeye başladılar. Çok daha güçlü olan lobi silahlarını kullanarak kalkınmış ülkelerdeki tohum yaratımına dair monopol haklarını güçlendirmek üzere yeni bir saldırıya geçtiler. İlk olarak, genetik mühendisliği veya benzeri tekniklerle üretilen tohumlar üzerindeki endüstriyel patentleri aldılar. Böylelikle de, yirmi yıl kadar önce geleneksel üreticilerin karşı çıktıkları mutlak tekele pratikte sahip oldular.

İkinci olarak, UPOV-PVP hakları Genetiği Değiştirilmiş olsun geleneksel olsun, tüm bitki türleri için radikal biçimde genişletildi.1991’den bu yana PVP tekeli sadece tohum çoğaltılması üzerinde değil, aynı zamanda hasat ve bazen de nihai ürün üzerinde etkilidir. Daha evvel sınırsız bir hak olarak çiftçilere sunulan sonraki yılın üretimi için tohum saklama işlemi tercihli bir istisnaya dönüştürülmüş durumda. Yalnızca ulusal hükümet izin verdiği takdirde çiftlikte saklanan tohum kullanılabiliyor ve bu durumda bile, çiftlikte yetişen tohumlar için de olmak üzere, tohum şirketine bir miktar telif ücreti ödenmek zorunda.

Üçüncü olarak, daha önce de belirtildiği gibi DTÖ ’ye üye olabilmek için bu daha güçlü tekel yasaları zorunlu hale getirilmişti. Bu da küresel tohum endüstrisinin hazırladığı yeni lobi saldırısı için kullandığı başlangıç noktası. Bu sefer amaç, PVP sistemiyle patent sistemi arasında kalan birkaç farkı ortadan kaldırmak, ki böylelikle tüm ekinler ve tüm ülkeler için, kullanılan hukuk sistemi ne olursa olsun dünyanın her yerinde tohumlar üzerinde geçerli olacak mutlak tekelin sahibi olmak.

Bu saldırının ana hedefi elbette çiftlikte saklanan tohumlar olacaktır. Halen küresel ekin alanlarının 2/3’ünde her yıl, çiftçinin ayırdığı tohumlar ekiliyor. Bu, kalkınmakta olan ülkelerin çoğunda tohumların %80-90’ını temsil ediyor,ve hatta kalkınmış ülkelerde bile oldukça büyük bir paya sahip (%30-60). Eğer çiftçiler bu alanın tümünde ticari tohum ekmeye hukuki olarak zorunlu kılınsalardı, tohum endüstrisinin girdisi kolaylıkla en az iki katına çıkardı, yılda fazladan 20 milyar $- hepsi de çiftçilerin cebinden alınan ve DuPont, Bayer, Syngenta ve Monsanto gibi ulus ötesi devlere aktarılan para...

Endüstrinin diğer temel taleplerinden biri de PVP ile korunan çeşitlerin geliştirilme özgürlüğünün tamamen ortadan kaldırılması ya da kısıtlanması- ki bu da UPOV sistemiyle patent sistemi arasındaki temel ayrımlardan biri. Amaç basitçe rekabeti bitirmek. Eğer hiç kimse koruma süresi –20 yıl ve civarı- dolana kadar bir çeşidi geliştiremiyorsa, tohum şirketi geliştirilmemiş bu tohumu çok daha uzun bir süre satmaya devam edebilir ve bu sayede de yeni türler için yüklenmesi gereken araştırma masrafını erteler. Net sonuç: PVP sahipleri için artan karlar, yüksek tohum fiyatları ve çiftçiler için daha az yeni çeşit.



Tohum endüstrisinin çiftlikte saklanan tohumun ve yaratıcı tohum üreticilerinin rekabetinden korkmak için her türlü nedeni var. Sadece çiftlikte yaptıkları seçimlerle (seleksiyon) bireysel çiftçiler bile ticari türlerin performansıyla yarışabilir ve hatta onları yenebilir. Büyüyen tekel haklarıyla ve giderek birkaç dev şirketin elinde toplanan tohum şirketleri giderek daha az kaliteli tohum üretir oldular. Tohumların veriminin ve dayanma kapasitelerinin geliştirilmesinde büyük adımlar daha tekel kanunları ortada yokken, 20. yüzyıl başlarında atıldı. Ve bu gelişmelere temelde endüstri sponsorlu araştırmalarla değil, yüzyıllar boyunca geliştirilen çiftçi üretimi binlerce türün en iyileri seçilip çaprazlanarak ulaşıldı.

Ticari tohum üretiminin başarısızlığı küresel tarımı, küresel ısınma ya da fosil yakıtlara olan bağımlılığın azaltılması gibi yakın geleceğin tehditlerine karşı savunmasız bıraktı.

Zaman, tohum endüstrisindeki tekel ayrıcalıklarının geri alınması zamanıdır, onların daha da güçlendirilmesi zamanı değil!

GRAIN, Şubat 2007

Çeviren : Binnur ALOĞLU, Ayça BULUT (Ekoloji Kolektifi)